Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Lidyalı coğrafyacı Pausanias'ın 'Hellas'in Tasviri' adlı eserinde söylediklerinden yola çıkarak, tiyatro tarihine farklı bir yorum getiren tarihçi Sebastian Trainor’ın makalesine değiniyor.
Ben Haluk Mimaroğlu, Bu hafta Pausanias’ın Hellas’ın Tasviri adlı eserinde söylediklerinden yola çıkarak, tiyatro tarihine farklı bir yorum getiren tarihçi Sebastian Trainor’ın makalesine değineceğiz.
Açık kaynaklarda verilen bilgilere göre, Pausanias, M.S. 110 ile 180 yılları arasında yaşadı. Gezgin ve coğrafyacı olarak tanındı. Manisa ve civarının yerlilerinden olduğu, bölgenin M.Ö. 130’larda Roma’ya katılması ile atalarının Roma vatandaşlığı aldığı düşünülmektedir. Dönem Roma imparatorlarının Hellen kültürünü benimseyip geliştirdiği dönemdir. Bu dönemde Hellen kültürünü öne çıkartan pek çok eser yayınlandı. Pausanias’ın Hellas’ın Tasviri adlı eseri de bu dönemde, muhtemelen bu amaçla kaleme alındı.
Hellas’ın Tasviri, her biri Hellas’ın bir bölümüne ayrılmış 10 kitaptan oluşur. Kitabın birkaç bölümü hariç Pausanias’ın eseri henüz Türkçeye çevrilmedi. Eser Attika'da başlar ve sahil boyunca sıralanan yerleşimleri anlatarak Atina’ya ulaşır. Pausanias, Atina’yı tasvir ederken güncel eserler yerine antik çağdan kalma eserlere önem verir. Pausanias’ın Atina’yı gezerken dikkatini çeken kalıntılardan birisi de Dionysios tapınağının ve tiyatrosunun bitişiğindeki yapıdır. Pausanias’ın aktardığına göre, bu yapı, Pers Kralı Serhas’in II. Hellas seferinden kalan çadırdan esinlenerek inşa edilmiştir. Pausanias, Hellas’ın Tasviri, 1. Kitap XX. bölümünde sözüne; ‘Dionysos'un en eski tapınağı tiyatrodadır’ diye başlar. ‘Kutsal alanın içinde Dionysos'un iki türbesi vardır‘ diye de sözüne devam eder.
Pausanias eserinde, neredeyse kimsenin üzerinde durmadığı önemli bir tespitte de bulunur. Pausanias’a göre, Dionysos tapınağı ve tiyatronun yakınında Serhas'ın Çadırı'nı taklit ederek tasarlandığı söylenen bir sanat eseri de bulunmaktadır. Bunun bir kopya olduğunu, orijinalinin Romalı general Sulla tarafından Atina'yı ele geçirdiğinde yakıldığını belirtir. Pausanias’ın bahsettiği Serhas’ın Çadırı, Pers Kralı Serhas’a aittir. Muhtemelen Kral, seferdeyken Kralın huzurunda toplantılarının yapıldığı, eğlencelerin düzenlendiği, gerektiğinde yönetici ve misafirlerin ağırlandığı devasa seyyar bir saraydır.
Bu satırlardan yola çıkarak, 2016 yılında Amerikalı tarihçi Sebastian Trainor, Theater Symposium Journal’da bir bildiri sunar. Sempozyumun 24. sayısında yayınlanan bildiride, Sebastian Trainor, tiyatronun ve tiyatro mimarisinin Dyonisos şenliklerine dayanan kaynaklarını adeta çürütür. Tiyatro oyunlarının gelişmesini ve tiyatro binalarının mimarisini Pers saraylarına ve seferlerde kurulan aslına tıpatıp benzeyen seyyar çadırlara bağlar. Serhas’ın seyyar sarayı, II. Hellas seferi nedeniyle Atina’ya ulaşır.
I. Serhas, Büyük Serhas ya da Batılıların tabiri ile I. Kserkses M.Ö. 500’lerde yaşadı. Serhas, Büyük Daryuş’un oğludur. Lidya’nın Persler tarafından fethedilmesinden 40 yıl sonra Büyük Daryuş zamanında İonia’da bir ayaklanma olur. Tarihin babası sayılan Miletoslu Herodotos’un anlattıklarına göre, Miletos’ta yerel yönetimi elinde bulunduran Aristagoras, Kralın gözüne girmek ve konumunu güçlendirmek için Ege’nin güçlü adalarından Naksos’u fethetmeye kalkışır ancak sefer başarılı olamayınca çevredeki yerleşimleri yanına alarak Daryuş’a karşı isyan başlattır. Zaten fetihten beri Persler ile İon yerleşimleri arasında hoşnutsuzluk vardı. Aristagoras, halklara özgürlük ve demokrasi vaat ederek ve Atina’dan yardım alarak Lidya Satraplığı’nın merkezi Sardis’e saldırır. Sardis yakılıp yıkılır ancak isyan bastırılır. Daryuş, Atina’dan intikam almaya yemin eder.
M.Ö. 490’da Daryuş’un ordusu İstanbul Boğazı’nı aşar, Trakya ve Makedonya fethedilir ancak Marathon savaşı kaybedilince bu seferliğine Atina kurtulur. Daryuş’un yerine geçen oğlu Serhas, M.Ö. 480’de Atina’ya ikinci seferi düzenler. Hellespond yani Çanakkale Boğazı’nda gemileri yan yana dizerek geçici köprü inşa edilir ve Pers ordusu Avrupa’ya geçer. Mardonius komutasında Pers ordusu, karada ve denizde peş peşe zaferler kazanarak Atina’ya ulaşır. Atina yakılıp yıkılır ancak Salamis deniz savaşında Perslerin güçlü donanması nasıl olduysa Atinalılara yenilir. Pers donanması dağılır, Hellespond köprüsü korumasız kalır. Kral Serhas, ordusunu Anadolu’ya geçirerek güven altına alır. Ordunun ve hazinelerin bir kısmı ve seyyar saray, komutan Mardonius’a bırakılır. Serhas ülkesine döner ve babası Daryuş’un başlattığı gibi, görkemli saraylar, tapınaklar yaptırmaya odaklanır. Mardonius, ertesi yıl Atinalılara Plataea’da yenilir; hazine, ganimetler, seyyar saray, donanmadan kalan yıkıntılar Atinalıların eline geçer.
Herodotos’un aktardığına göre, Hellenler, Pers kampına girince altın ve gümüşle döşenmiş çadırlar, altın ve gümüşle kaplanmış yataklar, altın karıştırma kapları, bardaklar ve içki kapları bulur. Ayrıca arabalarda çuvallar dolusu altın ve gümüş kazanlar vardır. Ölülerden bilezikleri, kolyeleri ve altın kaplamalı kılıçları alırlar. Perslerden geriye kalan zenginliğin haddi hesabı yoktur. Yakıp yıkılan kerpiç binalar, meydanlar, şölenlerin düzenlendiği açık alanlar yeniden düzenlenmeye başlanır. Zaferin verdiği cesaret ile Pers baskısından hoşnut olmayan Ege kıyılarındaki şehirler, Perslerden az uzakta Delos Adası’nda toplanır, birlik olup donanma kurmak için anlaşırlar. Kimisi askeriyle, kimisi donanmasıyla, kimisi parasıyla birliğe destek olur. Eşit şartlarda başlayan birlik, zaman içinde zorla da olsa Atina’nın kontrolüne girer. Atina, toplanan paraları Atina’ya aktarır.
Atina, Perslere karşı kazandığı zaferin sarhoşluğu ve idare ettiği Delos Birliği ile Atina İmparatorluğu’na soyunur. Paralar, Atina’nın imarına ve donanmaya harcanır. Pers Krallarına özenerek, Akropol başta olmak üzere, günümüze ulaşan pek çok yapı bu sayede yapılır.
Tarihçi Plutarchos’un aktardığına göre, Atina Kralı Perikles’in zamanında yani M.Ö. 450’lerde Perikles’in Odeon’u olarak anılan bir yapı inşa edilir. Bu yapının sütunlarla taşınan çadır benzeri çatısı, içinde oturma yerleri ve skene denilen bir sahnesi vardır. Pers Kraliyet Sarayı’na benzer olarak Perikles’in emri ile inşa edilir.
Pausanias’ın olaydan neredeyse 500 sene sonraki eserinde, Serhas’ın Çadırı olarak bahsettiği yapı bu yapıdır. Zaman içinde bölgeden toplanan paralar ile ahşap sütunlu, bez çatılı yapı mermer sütunlarla yeniden yapılır, temelleri günümüze kadar ulaşır. Perikles’in Odeon’u, Pausanias’ın dediği gibi başkent Persepolis’teki Kraliyet Sarayı’nın neredeyse tıpatıp kopyasıdır.
Persepolis’teki Kraliyet Sarayı, 100 sütunlu iken, Atina’daki kopyası bir sıra eksiği ile 90 sütundan oluşur. Yapının ölçüleri de bir ilave sıra dikkate alınırsa aynıdır. Livius.org sitesini yayınlayan Hollandalı tarihçi Jona Lendering’e göre, Pers mimarisinin Atina mimarisine etkisi Perikles’in Odeon’u ile sınırlı değildir; Pers içki kupalarını taklit eden hayvan başlı kupalar, yuvarlak planlı toplantı yapıları hatta Parthenon’un süslemeleri ve Delphi’de çatıyı başlarında taşıyan kadınlar da Pers İmparatorluğu saraylarından esinlenerek yapılmıştır.
Atina, Perslerden örnek aldığı bu yapılar ile adeta Pers İmparatorluğu’nu taklit etmeye çalışır. Böylece kısa süreliğine de olsa Atina, bölgede donanma güçlü ile hakimiyet kurar, yapıları sayesinde tarihe geçer. Ancak, Sparta’nın gelişen gücüne yenik düşen Atina’nın ihtişamı kısa sürede son bulur. Eserlerin devamı gelmez.
Şimdi bir müzik arası verelim ve İran sanatını ve kültürünü tanıtmak amacıyla ABD’de İranlılar ve İran severler tarafından kurulan Farhang Vakfı’nın himayesinde Nevruz Bayramı’nda yayınlanan “MahaNegar” adlı parçaya kulak verelim.
Apaçık Radyo’da Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. Programımıza, Lidyalı coğrafyacı-gezgin Pausanias’ın Hellas’ın Tasviri adlı eserin tanıtımı ile devam ediyoruz.
Eserde sözü geçen Serhas’ın Çadırı, mimarinin ötesinde tiyatronun ortaya çıkmasına da vesile oldu.İlk tragedya oyunu Aiskylus tarafından Serhas’ın Çadırı’nda oynanmak üzere yazıldı. Aiskylus’un Persica adlı eseri Türkçeye Hellence aslından Gurur Sev tarafından çevrilerek Pinhan Yayıncılık tarafından 2015 yılında yayınlandı. Sev’e göre, Aiskylos’un Persler oyunu M.Ö. 472 yılında Atina’da Dionysia şenliklerinde oynandı. Eserde, Hellenlerin sayıca üstün olan Persleri bozguna uğrattığı Salamis Deniz Savaşı konu alınır. Aiskykos’un da bu savaşa katıldığı söylenmektedir. Oyun, Pers Kralı Serhas’ın üzerine kurulmuştur.
Babası Daryuş’un gölgesinde kalan Serhas, gururuna yenilip büyük bir ordu toplar ancak Aiskylos’a göre, Sehas boyundan büyük bir işe kalkışmıştır. Üstelik tanrıların desteğini almadan, intikam perilerinden korkmadan, hata ve günah tanrıçası Ate’ye kanıp, aşırı gururun ve tanrılara saygısızlığın cezasını görmüştür. Babasının tesis ettiği saadet ve refah, Serhas’ın gururu yüzünden heba olmuştur.
Aiskykos’un eserinde, Pers cephesinin komutanları, savaşa katılan kabileleri, Pers Sarayı’nın yöneticileri, Susa’nın, Akbatana’nın, Kissa’nın surları, okçular, gemiler, süvariler, savaş arabaları, cirit ustaları, kürekçiler, Nil’den, Thebai’den, Lidya’dan, Sardeis’ten, Babil’den gelenler sıralanır. Atina donanmasında savaştığı söylenen bir denizcinin Pers cephesi hakkında bu kadar bilgiyi edinmesi şaşırtıcıdır. Aiskylos’un eserini yazarken kimden esinlendiği ve hangi belgelerden yararlandığı, Persepolis Sarayı’ndan nasıl haberdar olduğu belli değildir.
Aiskylos’un diğer eserlerinin yanı sıra, Tragedia geleneği Sophokles ve Euripides ile devam etmiştir. Tragedia’nın doğuşu, geleneksel tiyatro tarihi anlatımına göre Atina’da meydanlarda yapılan Dyonisos şenliklerinin gelişmesi ile oluşmuştur ancak nedense ne Tragedia’nın, ne de tiyatro sahnelerinin gelişmesinde Pers etkisinden bahseden pek yoktur.
Sebastian Trainor’un Perikles’in Odeonu’ndan yola çıkarak, tiyatronun oluşumuna dair ortaya koyduğu farklı bakış açısı dikkate değerdir. Trainor’un hikayesi, birbirinden bağımsız dört varsayımdan oluşur. Bunlardan birincisi; Salamis’te bozguna uğrayan donanmanın kalıntıları kullanılarak Atina’nın yıkılan yapılarının onarılması ve bu vesileyle aslında ayakta seyredilen Dionysos şenliklerinin yapıldığı meydana oturma yerlerinin yapılmasıdır. İkincisi varsayım; Serhas’ın Çadırı ile ilgilidir. Bu varsayım, 1944 yılında İsveç kökenli Amerikalı arkeolog Oscar Brooner’ın varsayımına dayanmaktadır. Brooner’e göre, donanmanın kalıntıları ve yelkenleri kullanılarak Dionysos şenliklerinin yapıldığı meydanda bir skene yani bir sahne kurulmuştur. Çadırı çağrıştıran skene kelimesinin ilk olarak Aiskylos’un Persica adlı eserinde geçmesi, skenenin Perslerden geldiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Yazarlara göre, güzümüzde de kullanılan tiyatroların sahneleri buradan gelmektedir. Üçüncü varsayım; Persica oyunu ile ilgilidir. Aiskylos’un eseri, bugünlere ulaşan ilk tragedia eseridir. Eser, henüz varlığı bilinmeyen savaş kalıntılarından yapılma sahnede, çadır altında, birkaç bin seyircinin oturarak seyrettiği ilk oyun olabilir. Belki de tiyatronun ilk prototipi bu oyunla ortaya çıkmıştır. Dördüncü varsayım; Perikles’in Odeonu’dur. Atina gelişmiş, Perikles 30 yıldır iktidardadır, iddialı inaşaat faliyetleri devam etmektedir. Çadır tiyatrosunun yerine muhteşem, krallara layık, mermer direkli, Pausanias’ın bahsettiği, Serhas’ın Sarayı örnek alarak yapılan yapı inşa edilmektedir.
Sebastian Trainor’a göre, bu üç-dört varsayım birleştiğinde, anlatılanın aksine, tiyatronun ortaya çıkışında Dionysos şenliklerinden ziyade Pers saray adetlerinin etkisi vardır. Bu varsayımlar, doğru olsa da olmasa da, günümüzde kullanılan tiyatro sanatının da, tiyatro mimarisinin gelişmesinde de Perslerin etkisi yok sayılamaz.
Buna benzer durum, diğer sanat dallarında, bilhassa edebiyat ve felsefede de mevcuttur. Bu dallardaki gelişmelerin Perslerin Anadolu’ya gelmeleri ile ortaya çıkması tesadüf olmaz. Umarız; genç araştırmacı, yazar, arkeolog, dil bilimci, felsefeci, tarihçilerimiz Batı’nın geçtiğimiz yüzyıllardan beri öne sürdüğü savlardan sıyrılarak, antik dönem tarihini yeniden ele alacak çalışmalara hız verirler. Haftaya buluşmak üzere hoşça kalın dileklerimizi iletiriz.
Kaynaklar:
The Odeon of Pericles: A Tale of the First Athenian Music Hall, The Second Persian Invasion of Greece, Theatre Space in Fifth Century BCE Athens, and the Artifacts of an Empire." Theatre Symposium 24 (2016): 21-40.